8 Nisan 2012 Pazar

Ey Oğul Sen Ne Zaman Ölülerle Konuşmaya Başladın

-Diriler beni dinlememeye, anlamamaya başladığından beri babaanne...

Sen bu dünyadan gittiğinden beri,ben hiç iyi değilim babaanne...

Hani seni her ziyaret edişimde yaşlı gözlerin ve dudakların ile bana dediğin gibi; "babanke sen okulunu bitireceksin,askere gideceksin sonra evleneceksin ve ben bunların hiçbirini görmeyeceğim!" Oysa ben hep sana şunu demiştim, hepsini göreceksin canım söyleme şöyle şeyler ve aldığım her cevap şöyle idi:"Allah benim ömrümü sana katsın torunum, sen soyun devamısın..."

Ben babaanne gittiğin günden beri, sadece okulumu bitirebildim, büyük adam olamadım babaane... Mezuniyetimi göremedin mesela, hani senin beni her hafta görmeni sağlayan okulum şubat ayında diploma vermiyordu mesela... Oysa ben mezun olduğum gün, diplomamı sana adadım babaanne... Biliyor musun, sen gittiğinden beri neler oldu... Mutlaka biliyorsun yukarılardan bir yerlerden, sadece içimi döküyorum babaanne...

Sen gittiğinden beri; adam olmaya çalıştım ama olamadım babaanne... saçımdaki beyazlar arttı (ve her geçen gün artmaya devam ediyor)... babamla kavgalarım azaldı çünkü o da ihtiyarladı ve artık olmayan diyaloglarımıza, uzun sessizlikler katıyoruz! Annem mi? Bildiğin gibi; hala bu ailenin temel direği ve babaanne inanır mısın o da yaşlandı... Ama hala hükümet gibi kadın, buna da şükür... Sezin mi? O artık hayatımda yok babaanne, beklenen sondu! Nolur kızma bana...

Senin olduğun uzun masaları Orçe sayesinde kuruyoruz... Artık masamızda bir büyük oluyor... Amcam iyi ki var... He iki yaz önce korkuttu bizi ama koca adamların kalpleri o kadar kolay terk etmez bizi, terk etmemeli...Beyazın sırrında seni illaki anıyoruz dedemle birlikte, ve seni her anışımızda şöyle bir bakıyorum şimdi oturmadığın boş koltuğa...

Birkaç işe girip çıktım babaanne, ama gittiğin günden beri düzenli bir işim olmadı! Üstelik borç içinde yüzüyorum... En önemlisi ne biliyor musun? Hırslarımı kaybettim ve tuttum kendimi bir uçuruma hapsettim! Ve o uçurumda yaşamaya çalışırken iki kez reçeteli kimyasallara yenildim babaanne... Mesela hava atmayı sevmem bilirsin ama maslak acıbadem aciline İbrahim Tatlıses'ten önce ben girdim; sadece ayak parmaklarımı hissederek... Ama hepsini atlattım babaanne çok şükür; hastalıkları yendim ama kendi hayatımı yenemedim!

Kendi ailem yok babaanne! Oysa gitmeden önce, her fırsatta bana önemini anlatırdın!Ama nasıl olsun ki babaanne... Aşkı istedim olmadı, sevmeyi istedim olmadı, sonra dedim bu uçurumlardan bir güzellik en azında bir güzellik çıkarayım dedim o da olmadı...

Seni son gördüğümde, "gene gel babanke demiştin" bana ve geldiğimde sen mezarında yatıyordun babaanne... Merak etme bundan sonra her geldiğimde sonsuza kadar ordasın... ve bir gün ben de senin yanına yatıcam; sessiz sedasız...

Özledim seni... Ve hayatımı düzeltmek için yukarılarda bir yerde en azından birini tanıyorsan, lütfen rica et ona.... Yarın en azından güzel bir şey olsun şu hayatımda...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder