13 Mart 2012 Salı

13 Mart 2012



Tarihe kendi tarafımdan not düşülsün diye yazıyorum bu yazıyı çünkü karar açıklandığından beri,bir şeyler yazabilmek çok zor.Boğazıma takılan bir hüzün ve acı var! Bu toprakların bitmeyen hesaplaşmalarında, devlet ve vatandaşı eliyle yakılan insanlar var... 2 Temmuz 1993'te, ben 10 yaşında bir çocuktum... Televizyonda, kalabalık hunharca haykırıyordu, önlerinde bir asker takımı...Onların önlerinde ise oteli yakan insanlar vardı! Ve evet onlar da insandı, ve onlar bile işledikleri o suçtan dolayı yakılmayı hak etmiyorlardı... Keşke o gün kanatlarım olsa diye düşünmüştüm, kursağıma alacağım bir damla suyu ateşin içine bırakmak için... Çocukçaydı ama çocuklar bile bu coğrafyada ölümü erken öğreniyorlardı... Bir şeyi de öğreniyorlardı, zamanla:Nefreti,hıyaneti ve devletin o gün Sivas'ta insanların yakılmasını engellemediğini!

Nefret o kadar büyütülüyordu ki bu topraklarda, gün geliyor, bu yazının yazarı 20'li yaşlarında, üniversite kantininde Sivas konusu açıldığında; aynı masada oturduğu arkadaşlarından bazılarının; "iyi ki yakmışlar pezevenkleri" lafını duyabiliyordu! Nefret bütün algıyı kapatıyordu, taşlaşıyorduk işte bir üniversite kantininde, beraberce yuvarlanıyorduk uçurumdan aşağıya...

Ve bu gün bir şey daha öğreniyordum, adalet bu topraklarda yoktu! İnsan yakmak serbestti, yeterince kaçabildiğiniz sürece; bir gün zamandan aşıyordu davanız! Üstelik devlet, karar açıklandıktan sonra adliye dışında bekleyen insanlara, biber gazı sıkıyordu, havaya kurşun sıkıyordu... İçerde adalet ruhlara sıkarken, dışarıda devlet insanına sıkıyordu! Bir kez daha uçurumlara yuvarlanıyorduk...

Daha fazla yazmak da gelmiyor içimden,Madımak'da katledilen şairim metin Altıok söylesin son sözü:

...
sen orda şimdi bir hüznü köpürt
ben bir çocuğa su vereyim burda
ben ki kiracıyım bir acıya.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder